Toft Audio ATB16

[Seyit ÖZTÜRK]

Bahadır Bey,
samimiyetimiz yok ama.Recep ivedik misali konuşursam.
Aynı benim gibi bir adamsın.Helal olsun.

[Mehmet Uzunosmanoğlu]

[MENTION=2394]Xtansion[/MENTION] Berk'ciğim ,

Bu ADC/DAC konusunda senin önünde 3 adet alternatif var gördüğüm kadarıyla.

-Apogee Symphony 8x8
-Lynx Aurora8
-Mytek 8x192

RME M serisine girmiyorum. Çünkü onun hem kanal sayısı fazla hem de çok pahallı.

Benim şu ana kadar forumlarda tartışılan kullanıcı görüşlerinden anladığım kadarıyla ; bu 3 model esasında birbirine çok yakın ürünler. Yani kimse açık olarak , bu ürün şu üründen bariz bir şekilde üstün diyemiyor. Aralarındaki farklar sadece sound karakteri noktasında tartışılıyor. Bu da tabii büyük ölçüde kullanıcı tercihleri ile ilgili bir durum.

Yalnız yapılan bir yorum ( bu yorum 2012 senesinde yapılmış ) benim özellikle dikkatimi çekti. Bu yoruma göre ; bugün dünyada üst düzey stüdyoların ve mix mühendislerinin , multi-kanal konvertör gerektiği noktada , yaygın olarak tercih ettiği 3 sistem mevcut :
-Apogee Symphony I/O
-Standart Digi/Avid konvertörleri
-Lynx Aurora serisi.

Yalnız gördüğüm kadarıyla ; eğer ciddi şekilde mastering tarafın da var ise , bu sisteme "front end" olarak Lavry , Weiss veya benzeri bir high-end DAC eklemek önemli bir konu.

Bu arada bir de işin ekonomik boyutu önemli. Bu açıdan baktığımızda :

-Apogee Symphony 8x8 10,600.-TL
-Lynx Aurora8 7,500.-TL
-Mytek 8x192 10,500.-TL

Lynx'ın fiyat ve performans olarak daha iyi olduğu konusunda bir çok yorum var zaten. Türkiye satış fiyatları da bu görüşü destekliyor anladığım kadarıyla.

Bu fiyatları Thomann ile kıyasladığımız zaman ise ; enteresan bir tablo ortaya çıkıyor. Türkiye satış fiyatları olarak baktığımızda ; Apogee ve Lynx'ın Türkiye satış fiyatları Thomann'ın % 18 üzerinde , Mytek'in fiyatı ise %50 üzerinde. Eğer bu ürünler Türkiye'den alınacak ise, bu konu üzerinde bence biraz düşünülmeli.

Bence senin açından en kritik konu ; eğer işin yukarıdaki ekonomik boyutunu dikkate almaz isek , cihazların sound karakterinin
sana hitap edip etmeyeceği mevzusu. Bunu da ancak yanyana dinleyerek yapabilmen lazım. Ama biliyorum ki , o da Türkiye'de yapılması hemen hemen imkansız bir şey. O yüzden sana Allah kolaylıklar versin.

Bir an önce yengemi ikna et de ( artık ne taviz verebiliyorsan ver ) bu işi çöz bence.

[Mehmet Uzunosmanoğlu]

[QUOTE=Xtansion;27838]Ya sayın abim hayat yanlız geçmez ya. Evin kapısını açtığında bir guleryuz, sıcak bir yemek, babasının kucağına atlayan bir çocuk. Bunları hiçbir ekipmana değişmem. Müziği bırakırım bunlardan vazgeçmem. Abi bu arada sen harbiden bekarmısın? Abi öyleyse hayırlı bir kısmet bulalım sanada

Q10 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi[/QUOTE]

Berk bu mesajını gece görmemişim. Şimdi cevaplayayım mesajını.

Yalnız yaşamak düşüncesi evet ilk anda çok ürkütücü geliyor insana. Ancak bir süre sonra yalnız yaşamağa alışıyorsun. Hatta o kadar alışıyorsun ki ; bu sefer hayatına yeni birini katmak sana ciddi bir şekilde itici gelmeğe başlıyor. Üstelik yaş da ilerleyince ; sanılanın aksine, bu durum daha da bariz hale geliyor. Dolayısıyla bu saatten sonra , benden ne köy olur ne de kasaba.

[Seyit ÖZTÜRK]

[QUOTE=Mehmet Uzunosmanoğlu;27862]Berk bu mesajını gece görmemişim. Şimdi cevaplayayım mesajını.

Yalnız yaşamak düşüncesi evet ilk anda çok ürkütücü geliyor insana. Ancak bir süre sonra yalnız yaşamağa alışıyorsun. Hatta o kadar alışıyorsun ki ; bu sefer hayatına yeni birini katmak sana ciddi bir şekilde itici gelmeğe başlıyor. Üstelik yaş da ilerleyince ; sanılanın aksine, bu durum daha da bariz hale geliyor. Dolayısıyla bu saatten sonra , benden ne köy olur ne de kasaba. [/QUOTE]

Yalnız yaşamanın da, evli yaşamanın da artı ve eksileri var. Önemli olan yaşadıklarınıza anlam ve değer verebilmek.Çocukken hayat toz pembe, biraz büyüyünce aşık oluruz, aşık olduğunuz insanla bir bütün olmak ve onu yaşamak isteriz.Hayatı onunla anlamlı buluruz.Onsuz hayat berbat bir durumdur sanki.Evlenirsin bir süre sonra egolar devreye girer ve benim dediğim senin dediğin mevzuları başlar.Aslında tüm insanlar bir başkasını bencillikle suçlamadan önce kendi bencilliğini bir kabul etse ne hoş olur. Bir başkasını değiştirmeye çalışmadan olduğu gibi kabul etmek ya da oluruna bırakmak.Oluruna bırakamıyorsan da sessiz sedasız kimseyi kırmadan çekip gitmek! Kısaca Ego savaşları her zaman güzel birlikteliğe zarar verir.

Hayat sürekli bir şeyler alır götürür.Gençliği,sevdiklerimizi vs... En önemlisi sevdiklerimizdir. Kaybedince yerine yenisini koymak zordur.Kimse kimsenin de yerini tutamaz. Evet yaş ilerledikçe ve belli bir statüye gelince ve de zamanla sevdiklerimizi kaybedince hayatın anlamını yeniden sorgularız. Hayatın anlamını; Kimisi bir şeyler üretmekte bulur,kimisi bir insanla bir olmakta,kimisi zevk ve hazlar da.

Bu konuda çok netim.Hayatın anlamı ne mi; bütün krallar,dervişler,ermişler,evliyalar,aşıklar, hepsi kara toprak altında.
Açıklayıcı olmuştur umarım.
Bazen insanlar arasında ne kadar yalnız olduğumuzu anlar ve ürpeririz.....................Bazen yalnızlık,sessizlik ve susmak her şeyden iyi gelir ama her şeyin fazlası zarardır.Hiç bir şey sonsuza kadar sürmez.Hiç bir şey.Ama hiç bir şey.

[Seyit ÖZTÜRK]

Toft Audio ATB16
Başlığa bak,muhabbete bak.:):)
Düşünmeyi bırak.
Hayatı yaşamaya bak.:islik::islik:

[ugur86]

Hocam bugün Atakum kültür merkezinde bir konserde şef hocamızın ricası üzerine tonmaisterlik yapmaya gittim. Midas Pro 1 vardı :
Midas PRO1 - Tour Pack | Sweetwater.com
Live olayı studyodan elbette farklı bir konu ancak, mixaj işlemlerinden tanıdığımız eq temizliği, feedback tespiti gibi işlemlere hakim olduktan sonra çok zorlanmıyor insan. Çalışma zevki çok iyi ama, elimde ipad tek tek tonları çektim, bir de spectrum analizer kurdum başka bir tablete, anlık olarak çınlama, uğuldama yapan frekansları ekranda görüyorum. Eq arayüzü aynı fabfilter'a benziyor, sorunlu frekansları, çan eğrisi modunda önce boost'layıp gezinme sonra da tespit noktalarını kesme şeklinde temizledim. enstruman ya da vokallerin güzel tınladığı bölümleri geniş Q değerleri ile hafif boostladım, on numara bi sound-check operasyonu oldu. TRT'den gelen sazlar da vardı çok memnun oldular. Daha önce de ufak tefek işler olmuştu ama ilk defa tek başıma 20 saz-60 kişilik koronun sorumluluğunu alıp live-mix yaptım. Gerçekten zevkli bir iş, ama rastgele düğmeleri kurcalayarak yapılacak bir meslek değil. Ordaki şu an tonmaisterlik yapan abi belediyenin başka bi kadrosundan kaydırma yaptırılmış, bu işlerle pek alakası yok, deneme yanılma ile öğreniyor. Güzel güzel sohbet ederek de anlattım bildiklerimi, notlar aldı. Gayet verimli bi işbirliği oldu.

Bütün bu cümleleri bir kenara bırakırsak da analog mixer'i studyoda halen kullanmaya sıcak bakmıyorum. Bana göre sadece görsele hitap edecek bi girişim olur. bütün kayıtları mikrofon-preamp-converter zinciri ile olabildiğine temiz şekilde ham vaziyette kanallara aktarıp, mixi bütüne göre bu sesler üzerinden yapmayı tercih ederim. Kayıt öncesi analog müdahalelere zaman ayırmak da ayrı bir problem, mükemmel bir tonlama yapmak için içerdeki müzisyeni bi süre meşgul edebilir, yorabilirsiniz. kendini net duyabileceği şekilde bir seviyeleme yapıp hemen eser odaklanmasını sağlamak daha mantıklı geliyor bana. zaten abartılı eq müdahaleleri ile ancak ton alabiliyorsanız, mikrofon seçimi, konumlandırması gibi konulara tekrar göz atmanız gerekir, mixe olabildiğince daha az yapay müdahale alanı bırakmaktan yanayım...