Müzikal Öyküler...

Biraz soluklanıp, bir kahve içip,sohbet etmek için...


nacib
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 995
Kayıt: 11 Ara 2013, 02:10
Has thanked: 15 time
Been thanked: 28 time
İletişim:

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen nacib »

Cumartesi Öyküleri...

Yağmurdan kaçanlar kafeteryası...

İsmaille iş dönüşü deniz kıyısında yürüyoruz.

"Acaip yağmur geliyor. Bir an önce bizim forum kafeye gidelim abi" dedi.

Bunun canı gene beleş bira çekti zaar diye düşündüm. / bknz: "zaar"/

Ok. dedim. Dedim demesine ama kapıdan girene kadar bindirmişti zaten yağmur.

Ne yağmuru yahu, resmen tufan!

Baktık kapıda havlu servisi var.

Saçını başını kurulayıp şöyle bir silkinip ıslanmış kediler misali öyle giriyorsun içeri.

Tam; Büyük Çarşı Hamamımı lan burası? Yanlış yere geldik /zaar/ diyecektim baktım küpeli barmen makamında bira dağıtmakla meşgul.

Fonda "Yağmurun sesine bak" çalıyor.

Nooluyor yahu? kıvamında kız kulesi gören masayı zar zor bulduk.

Ben her zamanki gibi bir açık bira söyledim.

İsmailin aklında son zamlardan sonra bir türlü ulaşamadığı tekirdağ rakısı. Hafiften küs ve burnu düşmüş. bknz: ""burnu düşmek"

"Benim bira full olsun bari" dedi.

Tüm masalar doluydu desem yeridir, öylesine tıklım bir ortam yani.

İşte burası tam da yağmurdan kaçanlar kafeteryası...

Not:

Bu öykünün müzikle ya da müzik teknolojisi ile uzaktan ve yakından bir alakası yok ama bir geleneği yerine getiriyor sonuçta diye düşünüyorum.

Cumartesi Kafeteryası öykülerini...

Hepsi o yani.

Sevgiler. 12.08.2018

En son nacib tarafından 12 Ağu 2018, 01:24 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Kullanıcı avatarı
Sativus
Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye
Mesajlar: 464
Kayıt: 18 May 2014, 14:55
DAW: FL Studio
Şehir: Bursa
Has thanked: 52 time
Been thanked: 23 time

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen Sativus »

Olsun abi, zamdan ulaşamadığı rakıyla gönderme yapmışsın :)

Akai Mpk Mini 2, Nektar Impact GX49, Yamaha MT5, AMD Ryzen 3 1200 8GB PC

yiğitcan
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 183
Kayıt: 24 May 2015, 17:55

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen yiğitcan »

[QUOTE=nacib;46935]Cumartesi Öyküleri...

Yağmurdan kaçanlar kafeteryası...

İsmaille iş dönüşü deniz kıyısında yürüyoruz.

"Acaip yağmur geliyor. Bir an önce bizim forum kafeye gidelim abi" dedi.

Bunun canı gene beleş bira çekti zaar diye düşündüm. / bknz: "zaar"/

Ok. dedim. Dedim demesine ama kapıdan girene kadar bindirmişti zaten yağmur.

Ne yağmuru yahu, resmen tufan!

Baktık kapıda havlu servisi var.

Saçını başını kurulayıp şöyle bir silkinip ıslanmış kediler misali öyle giriyorsun içeri.

Tam; Büyük Çarşı Hamamımı lan burası? Yanlış yere geldik /zaar/ diyecektim baktım küpeli barmen makamında bira dağıtmakla meşgul.

Fonda "Yağmurun sesine bak" çalıyor.

Nooluyor yahu? kıvamında kız kulesi gören masayı zar zor bulduk.

Ben her zamanki gibi bir açık bira söyledim.

İsmailin aklında son zamlardan sonra bir türlü ulaşamadığı tekirdağ rakısı. Hafiften küs ve burnu düşmüş. bknz: ""burnu düşmek"

"Benim bira full olsun bari" dedi.

Tüm masalar doluydu desem yeridir, öylesine tıklım bir ortam yani.

İşte burası tam da yağmurdan kaçanlar kafeteryası...

Not:

Bu öykünün müzikle ya da müzik teknolojisi ile uzaktan ve yakından bir alakası yok ama bir geleneği yerine getiriyor sonuçta diye düşünüyorum.

Cumartesi Kafeteryası öykülerini...

Hepsi o yani.

Sevgiler. 12.08.2018[/QUOTE]

ismail tanıdığı birini gördü '' necla ''
o da onu görünce şaşırdı ; uzun yılar geçmişti
necla ayrıldıktan sonra bu işlere başlamıştı
hayat dedi işte / bi süre konuşmadan oturdular bense olaya anlam verme derdindeydim
çok sonralar öğrendim olayı ...

olay bundan tam 11 yıl önce bir sonbahar akşamı başlamış .... devamı gelecek

nacib
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 995
Kayıt: 11 Ara 2013, 02:10
Has thanked: 15 time
Been thanked: 28 time
İletişim:

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen nacib »

Cumadan yazılmış Cumartesi kafeteryası öyküleri....

Müziğin gücü.

Rodrigonun gitar koçartosu 1. bölüm...

Lise zamanlarımdı...

Matematikten anlamazdım.

Fizik umrumda değildi.

Resim filan denemiştim ama olmadı.

Saathane meydanına ırgatlığa gittim. Çelimsiz biri olduğum için

fiziksel performansım yetmedi. İkinci gün hiç bir ırgat kamyoneti almadı beni.

Öyleki arkadaşlarım bunu nasıl olsa almayacaklar deyip benim ön sıralara geçmeme bile izin verdiler.

Bir klasik gitarım vardı o aralar. Dedemden kalmıştı.

Ara sıra radyodan klasik gitar müzikleri dinler çalmaya çalışırdım.

Uğraşa uğraşa rodrigonun 1. bölümünü çalmaya başlamıştım.

Bir de astoryasın si minör 5. pozisyonda kendimce bir şeyler yapıyordum işte.

Akademik eğitim olmayınca zor oluyor tabi.

Aradan epey bir zaman geçti. Baktım İtalya da göçmenim. Neredeen nereye? işte hayat bu...

Bir akşam üstü belediyenin sahil tesislerinde temizlik yaparaken

Kenarda akustik piyanonun yanındaki klasik gitarı görünce dayanamadım.

Süpürgeyi bırakıp elime gitarı aldım ve çalmaya başladım.

Belediyedeki tesis görevlisi beni azarlamaya gelirken dinleyen kişilerin alkışlarını duyunca duraksadı.

"Ya. ok. va bene." gibi bir şeyler söylenip gitti.

Şimdi orada gitarist olarak çalışıyorum.

Akşama kadar sahilde güneşlenip yarım saat kadar gitar çalıyorum.

Bazen insanları mutlu etmek için Rodrigo ve albeniz yetiyor yani.

Müzik ve çalgı becerisi işte böyle bir şey.

Resmen size bir hayat armağan ediyor.

Varsa benim gibi bir dedeniz kıymetini bilin.

Yoksa bir enstruman edinin.

Rodrigo ve albeniz hep bir kenarınızda dursun.

Onlar benim gibi kaç yoksul ülke çocuklarının geleceği olacaklar kim bilir.

Onların müziklerini çalabilmek bile size bir hayat kazandırabiliyor.

Rodrigoyu bilin. Itriyi Dede Efendiyi Aşık Veyseli de bilin.

Onlar size yeter.

İtalyanca ve İspanyolca bilmeseniz de olur yani...

Sevgiler....24.08.2018

En son nacib tarafından 24 Ağu 2018, 21:36 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Mehmet Uzunosmanoğlu
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 2545
Kayıt: 25 Mar 2014, 02:05
Has thanked: 77 time
Been thanked: 43 time

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen Mehmet Uzunosmanoğlu »

Süper....

Yamaha Clavinova CVP-503 / Roland Integra7 / Roland SonicCell / Roland Pro-E / Korg M1 / SPL Director DAC / PMC Twenty 5.22 / SPL Performer s800 Stereo Power Amplifier / SPL Phonitor Mini / AKG K712 Pro / Audio Technica ATH-M50x / Vovox Enstrüman ve Monitör Kabloları / Vovox Power Kabloları / PC i7 4 Gb 256 Gb SSD Win7 / Sony i5 12 Gb 500 Gb SSD Win10 Pro
EsbaB
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 1803
Kayıt: 19 Eyl 2014, 18:19
DAW: Cubase Elements 9
Şehir: Şanlıurfa
Has thanked: 14 time
Been thanked: 6 time
İletişim:

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen EsbaB »

[QUOTE=nacib;46957]Cumadan yazılmış Cumartesi kafeteryası öyküleri....

Müziğin gücü.

Rodrigonun gitar koçartosu 1. bölüm...

Lise zamanlarımdı...

Matematikten anlamazdım.

Fizik umrumda değildi.

Resim filan denemiştim ama olmadı.

Saathane meydanına ırgatlığa gittim. Çelimsiz biri olduğum için

fiziksel performansım yetmedi. İkinci gün hiç bir ırgat kamyoneti almadı beni.

Öyleki arkadaşlarım bunu nasıl olsa almayacaklar deyip benim ön sıralara geçmeme bile izin verdiler.

Bir klasik gitarım vardı o aralar. Dedemden kalmıştı.

Ara sıra radyodan klasik gitar müzikleri dinler çalmaya çalışırdım.

Uğraşa uğraşa rodrigonun 1. bölümünü çalmaya başlamıştım.

Bir de astoryasın si minör 5. pozisyonda kendimce bir şeyler yapıyordum işte.

Akademik eğitim olmayınca zor oluyor tabi.

Aradan epey bir zaman geçti. Baktım İtalya da göçmenim. Neredeen nereye? işte hayat bu...

Bir akşam üstü belediyenin sahil tesislerinde temizlik yaparaken

Kenarda akustik piyanonun yanındaki klasik gitarı görünce dayanamadım.

Süpürgeyi bırakıp elime gitarı aldım ve çalmaya başladım.

Belediyedeki tesis görevlisi beni azarlamaya gelirken dinleyen kişilerin alkışlarını duyunca duraksadı.

"Ya. ok. va bene." gibi bir şeyler söylenip gitti.

Şimdi orada gitarist olarak çalışıyorum.

Akşama kadar sahilde güneşlenip yarım saat kadar gitar çalıyorum.

Bazen insanları mutlu etmek için Rodrigo ve albeniz yetiyor yani.

Müzik ve çalgı becerisi işte böyle bir şey.

Resmen size bir hayat armağan ediyor.

Varsa benim gibi bir dedeniz kıymetini bilin.

Yoksa bir enstruman edinin.

Rodrigo ve albeniz hep bir kenarınızda dursun.

Onlar benim gibi kaç yoksul ülke çocuklarının geleceği olacaklar kim bilir.

Onların müziklerini çalabilmek bile size bir hayat kazandırabiliyor.

Rodrigoyu bilin. Itriyi Dede Efendiyi Aşık Veyseli de bilin.

Onlar size yeter.

İtalyanca ve İspanyolca bilmeseniz de olur yani...

Sevgiler....24.08.2018[/QUOTE]Her müzik ten soğuduğumda beni yeniden şarz etmeyi başarıyorsunuz.

Sizide burda farklı konularda mutlaka bana destek olan tüm arkadaşlarımı/Büyüklerimi seviyorum, iyiki varsınız.

HUAWEI CAN-L01 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Dell Latitude (i7 2720QM 2.20 CPU + 10 Gb Ram + W10 64bit + 240 Gb SDD / 320 GB 7200 Rpm HDD )
MOTU UltraLite MK3 Hybrid + sE X1 A + Cubase Elements 9 http://www.abdulcelil.com
...----Herşeyin bir Sebebi Var----...
nacib
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 995
Kayıt: 11 Ara 2013, 02:10
Has thanked: 15 time
Been thanked: 28 time
İletişim:

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen nacib »

Forum Kafeteryası

Cumadan Yazılmış Cumartesi Öyküleri...

Bas gitar....

Yıl kaçtı, mekan nereydi, hepsi çıkmış aklımdan. Bir o basçı kaldı aklımda.

O bas gitarcının introsunu hiç unutamam.

Bir akşam bir kutlama için bir dinletiye davetliydim.

Orada dinlemiştim.

Aradan yıllar geçti. Basçı da öldü, dinleyenlerin ve eşlik eden müzisyenlerin çoğuda rahmetli olmuştur belki ama

o bas varyasyon hala aklımdadır.

Pencerenin perdesini..diye başlayan bir İlhan Şeşen şakısıydı...

O ne girişti kardeşim.

Bas girince yüreklerimiz titredi resmen. Herkes birbirine baktı nooluyoruz yahu diye.

*Bir şarkı çalınınca herkes kendince bir başka dinler ya hani.

Kimi yeni evlidir onu sözler etkiler.

Kimi yeni bir gitar edinmiştir akorlar aklında kalır.

Kiminin aklında geçim derdi vardır ve bir şey anlamaz...

Ben o aralar hangi durumdaysam bilemiyorum yıllar sonra o bas girişi hala kalmış aklımda işte.

Yıl kaçtı mekan nereydi önemi yok. Hepsi çıktı gitti aklımdan.

Bir İlhan Abimin o şarkısı kaldı aklımda, bir de o basçı....

Hala dinler dururum.

https://www.youtube.com/watch?v=7FpMUo8VUWk

Penceremin perdesini
Havalandıran rüzgar
Denizleri köpük köpük
Dalgalandıran rüzgar
Gir içeri usul usul
Beni bu dertten kurtar
Yabancısın buralara
Nerelerden geliyorsun
Otur dinlen başucuma
Belli ki çok yorulmuşsun
Bana esmeyi anlat
Bana sevmeyi anlat
Bana esmeyi anlat
Esip geçmeyi anlat
Anlat ki çözülsün dilim
Ben rüzgarım demeliyim
Rüzgarlığı anlat bana
Senin gibi esmeliyim

Söz-Müzik: İlhan Şeşen

Eline sağlık İlhan Abi. Sevgiler...

Not: Şarkının bu paylaştığım versiyonunda bas çalan arkadaşım yok maalesef.
O yüzden onu ben şimdi dinlerken hayal ediyorum.
Nice müzik dolu günler yıllar diliyorum. Sevgiler....

nacib
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 995
Kayıt: 11 Ara 2013, 02:10
Has thanked: 15 time
Been thanked: 28 time
İletişim:

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen nacib »

Cumartesi Öyküleri...

Emekli müzisyenin güncesinden sayfa 21...

Bu aralar ha bire düzeltiyorum hayatımı....

Yok arkadaşlar vallahi bu böyle olmuyor.

Düzelt düzelt bitmiyor yani.

Yazdığım öykülerimi açıyorum bakıyorum şurası yanlış olmuş düzeltiyorum.

Yaptığım şarkıları dinliyorum "Aha! yanlış yapmışım işte" diyorum düzeltiyorum.

Sosyal paylaşımlarımı yeniden okuyorum "Ayıp etmişim yahu!" deyip siliyorum.

Sağolsun sosyal platformlar bu konuda çok anlayışlı davranıyorlar.

Ama bu hayat yaşama dair hiç bir yanlışımı düzeltmiyor arkadaşlar.

Bu akşam üstümüydü neydi dün yaşadığım gün geldi aklıma.

Düzelteyim dedim Kapıya iki tane zebellah gibi nöbetçi dikmişler.

"Abi biz de emir kuluyuz kusura bakma geçmişe dönemezsin." dediler.

Yok birine bakıp çıkacaktım kardeş dedim. / Ulan sanki yazlık sinemadan içeri gireceksin. /

Zebaniler yer mi bu numaraları. Yemediler tabi.

Şimdi hala geçmişini düzeltmeye çalışan kullar sırasındayım ve önümde milyarca insanoğlu var.

Çalarken, söylerken, beste ya da düzenleme yaparken yanlış yaparım diye çekinmeyin.

Yanlış oldu diye üzülmeyin.

Onların başında Zebaniler yok.

Neyse... Sizi çok meşgul etmeyim.

Nice düzeltmeye gerek duymayacağınız günleriniz olsun arkadaşlar.

Kolay gelsin.

Yazma : 28.07.2018
Düzeltme : 15.09.2018

Mehmet Uzunosmanoğlu
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 2545
Kayıt: 25 Mar 2014, 02:05
Has thanked: 77 time
Been thanked: 43 time

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen Mehmet Uzunosmanoğlu »

Süper...:)

Yamaha Clavinova CVP-503 / Roland Integra7 / Roland SonicCell / Roland Pro-E / Korg M1 / SPL Director DAC / PMC Twenty 5.22 / SPL Performer s800 Stereo Power Amplifier / SPL Phonitor Mini / AKG K712 Pro / Audio Technica ATH-M50x / Vovox Enstrüman ve Monitör Kabloları / Vovox Power Kabloları / PC i7 4 Gb 256 Gb SSD Win7 / Sony i5 12 Gb 500 Gb SSD Win10 Pro
nacib
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 995
Kayıt: 11 Ara 2013, 02:10
Has thanked: 15 time
Been thanked: 28 time
İletişim:

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen nacib »

Cumartesi Kafeteryası Öyküleri...

Bu cumartesi Kız kulesi gören masa kapılmış maalesef.

İsmail le Soldan üçüncü masadayız.

Bir kaç dawn satıcısı ellerinde cd ler ara sıra girip çıkıyorlar forumdan içeri.

Neyse ki Küpeli barmen duruma hakim ve deneyimli.

Yine bu dawn satıcıları geldi naapcaz abi diyor.

...

En son nacib tarafından 29 Eyl 2018, 23:47 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
nacib
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 995
Kayıt: 11 Ara 2013, 02:10
Has thanked: 15 time
Been thanked: 28 time
İletişim:

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen nacib »

Cumartesi kafeteryası Öyküleri...

Baba ve kızın müzik birlikteliği.

https://www.youtube.com/watch?v=rGrhynMyoHU

Anlatımlar da güzel ama. Asıl önemli olan baba ve kızın müzik birlikteliği.

Umarım her arkadaşım yaşar.

Sevgiler 12.10.2018

En son nacib tarafından 12 Eki 2018, 22:15 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
nacib
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 995
Kayıt: 11 Ara 2013, 02:10
Has thanked: 15 time
Been thanked: 28 time
İletişim:

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen nacib »

Cumadan yazılmış cumartesi öyküleri...

cubase vs üzerine düşünceler...

Beni esir aldılar.

Ne besteciliğim kaldı ne de benzer sanatsal üretkenliklerim.

Gitarım duvarda, percusyonlar kenarda duruyordu.

Günün birinde bir de baktım müzik software teknisyeni oluvermişim.

Bu konuda her bir şeyi biliyorum yani.

Sorun bana cubase 11 şunu da yaparmı?

Yapar kardeşim ondan her şey beklenir...,

cakewalk sonar 23 de ne olacak..

Hemen söylerim ama ayıp olur süprizi kaçar yani.

Diğerlerini saymıyorum artık.

Ve fakat o kadar çoklar ve o kadar fazla teknik üretiyorlar ki bir de baktım sadece onları çözümlemeye uğraşır hale dönüşmüştüm.

Bunlar onlar ve diğerleri...Korku filmi adı gibi.

Bir version daha sonra haydii sil baştan değişen üç tane özellikleri iki tane renkleri var ama toparla toparlayabilirsen.

Nereye gitti yahu bizim reverb kanalları.

Biz eskiden şöyle girerdik mıdı klavyeye şimdi nereye koydularki acep?

8 de şöyleydi 9 da buraya koymuşlar.

İyi etmişler çok basit abi şuraya basıyon bu oluyor.

Sahi ya atlamışım...

.........

Öyle bir pazarlama varki aklım almıyor.

Eeee tamam bunu da çözdük. Şimdi naapacaaz.

Sırada onbuçuk var...laf aramızda bazıları buçuklu gidiyorlar...

Üreteni görür gibiyim: Sırıtıp "hadi onda buldun kanal aşırtmayı buçuğunda da bulda görelim" diyor.

Ya Müzik...? Ama ben müzik yapacaktım...

İşte artık onu yapmayacağım.

Birileri müzik üretecek ve ben de burada cubasin son versionunu çözmeyi bekliyor olacağım.

Sevgiler...23.11.2018

Not : cubase son versiyonu incelerken bunalınca aklıma geleni söylemek geldi içimden doğru yanlış bilemiyorum artık.
Lütfen kusuruma bakmayın hepsi anlık tepkiler arkadaşlar...

yiğitcan
Kayıtlı Üye
Kayıtlı Üye
Mesajlar: 183
Kayıt: 24 May 2015, 17:55

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen yiğitcan »

[QUOTE=nacib;47424]Cumadan yazılmış cumartesi öyküleri...

cubase vs üzerine düşünceler...

Beni esir aldılar.

Ne besteciliğim kaldı ne de benzer sanatsal üretkenliklerim.

Gitarım duvarda, percusyonlar kenarda duruyordu.

Günün birinde bir de baktım müzik software teknisyeni oluvermişim.

Bu konuda her bir şeyi biliyorum yani.

Sorun bana cubase 11 şunu da yaparmı?

Yapar kardeşim ondan her şey beklenir...,

cakewalk sonar 23 de ne olacak..

Hemen söylerim ama ayıp olur süprizi kaçar yani.

Diğerlerini saymıyorum artık.

Ve fakat o kadar çoklar ve o kadar fazla teknik üretiyorlar ki bir de baktım sadece onları çözümlemeye uğraşır hale dönüşmüştüm.

Bunlar onlar ve diğerleri...Korku filmi adı gibi.

Bir version daha sonra haydii sil baştan değişen üç tane özellikleri iki tane renkleri var ama toparla toparlayabilirsen.

Nereye gitti yahu bizim reverb kanalları.

Biz eskiden şöyle girerdik mıdı klavyeye şimdi nereye koydularki acep?

8 de şöyleydi 9 da buraya koymuşlar.

İyi etmişler çok basit abi şuraya basıyon bu oluyor.

Sahi ya atlamışım...

.........

Öyle bir pazarlama varki aklım almıyor.

Eeee tamam bunu da çözdük. Şimdi naapacaaz.

Sırada onbuçuk var...laf aramızda bazıları buçuklu gidiyorlar...

Üreteni görür gibiyim: Sırıtıp "hadi onda buldun kanal aşırtmayı buçuğunda da bulda görelim" diyor.

Ya Müzik...? Ama ben müzik yapacaktım...

İşte artık onu yapmayacağım.

Birileri müzik üretecek ve ben de burada cubasin son versionunu çözmeyi bekliyor olacağım.

Sevgiler...23.11.2018

Not : cubase son versiyonu incelerken bunalınca aklıma geleni söylemek geldi içimden doğru yanlış bilemiyorum artık.
Lütfen kusuruma bakmayın hepsi anlık tepkiler arkadaşlar...[/QUOTE]

Çok bir doğru tespit, ve harika bir aktarım olmuş ...

Kullanıcı avatarı
Cho®dSolo
Administrator
Administrator
Mesajlar: 3804
Kayıt: 07 Oca 2012, 01:00
DAW: Cubase Elements 8, StudioOne 3.0
Şehir: Düzce
Has thanked: 108 time
Been thanked: 34 time
İletişim:

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen Cho®dSolo »

[QUOTE=nacib;47424]Cumadan yazılmış cumartesi öyküleri...

cubase vs üzerine düşünceler...

Beni esir aldılar.

Ne besteciliğim kaldı ne de benzer sanatsal üretkenliklerim.

Gitarım duvarda, percusyonlar kenarda duruyordu.

Günün birinde bir de baktım müzik software teknisyeni oluvermişim.

Bu konuda her bir şeyi biliyorum yani.

Sorun bana cubase 11 şunu da yaparmı?

Yapar kardeşim ondan her şey beklenir...,

cakewalk sonar 23 de ne olacak..

Hemen söylerim ama ayıp olur süprizi kaçar yani.

Diğerlerini saymıyorum artık.

Ve fakat o kadar çoklar ve o kadar fazla teknik üretiyorlar ki bir de baktım sadece onları çözümlemeye uğraşır hale dönüşmüştüm.

Bunlar onlar ve diğerleri...Korku filmi adı gibi.

Bir version daha sonra haydii sil baştan değişen üç tane özellikleri iki tane renkleri var ama toparla toparlayabilirsen.

Nereye gitti yahu bizim reverb kanalları.

Biz eskiden şöyle girerdik mıdı klavyeye şimdi nereye koydularki acep?

8 de şöyleydi 9 da buraya koymuşlar.

İyi etmişler çok basit abi şuraya basıyon bu oluyor.

Sahi ya atlamışım...

.........

Öyle bir pazarlama varki aklım almıyor.

Eeee tamam bunu da çözdük. Şimdi naapacaaz.

Sırada onbuçuk var...laf aramızda bazıları buçuklu gidiyorlar...

Üreteni görür gibiyim: Sırıtıp "hadi onda buldun kanal aşırtmayı buçuğunda da bulda görelim" diyor.

Ya Müzik...? Ama ben müzik yapacaktım...

İşte artık onu yapmayacağım.

Birileri müzik üretecek ve ben de burada cubasin son versionunu çözmeyi bekliyor olacağım.

Sevgiler...23.11.2018

Not : cubase son versiyonu incelerken bunalınca aklıma geleni söylemek geldi içimden doğru yanlış bilemiyorum artık.
Lütfen kusuruma bakmayın hepsi anlık tepkiler arkadaşlar...[/QUOTE]

Güzel hatırlatma Abi...:claps:

Ch.

nacib
Müdavim Üye
Müdavim Üye
Mesajlar: 995
Kayıt: 11 Ara 2013, 02:10
Has thanked: 15 time
Been thanked: 28 time
İletişim:

Müzikal Öyküler...

Mesaj gönderen nacib »

Forum Kafeteryası Cumartesi Öyküleri...

Bas Gitarcının Orkestrasyon Kayıtları...

Bir film müziği kaydı varmış.
Beni iyi basçıdır diye methetmişler.
Çağırdılar. Gittim.
Şef bana dediki "5.ci ölçüden sonra aynı figürle mi bemol de kalırsanız sevinirim"

Nasıl yani? 3.5 dakika sırf mibemol mü basacağım.
Mi bemol bile bundan sıkılır yahu. diye düşündüm ama bir şey diyemedim tabi.
Her ölçü başı 8 lik mi bemol basıp duruyorum.
Tam esnemeye başlayacaktım ki, "Ok" dedi şef.

Studyodan çıkınca yağmura yakalandım.
Neyseki paramı almıştım.
Kestaneci çocuğun köşeden dönerken İsmail i aradım. "Gel beni tünelden al kafeye gidelim" diye.

Şimdi kafedeyiz. Ben bir ıhlamur söyledim kendime . Üzerinize afiyet bu aralar biraz kırgınlık var üzerimde.

En iyisi caz diyorum İsmaile. Mi bemol de olsa hiç değilse farklı franksionları var.

Kafana göre takılıyorsun yani...

İsmail bir yudum daha alıyor çayından ve "Bu hafta sonu soğan kesin düşer abi" diyor.
....

Bu Film mi, dizi mi ben de bilmiyorum ama vizyona girince paylaşırım arkadaşlar.
Basları ben çaldım yani.
Sevgiler...

30.11.2018

Cevapla

“Kafeterya” sayfasına dön